TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, hukuksuz bir şekilde ihraç
edilen açığa alınan emekçilerin ivedilikle işlerine iade edilmeleri ve
Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın açlık grevi sonucu gözaltı alınmaları ve
ardından tutuklanmalarına ilişkin 24 Mayıs 2017 tarihinde bir basın
açıklaması yaptı.
Süreklileşmiş bir OHAL ve baskı rejimi
içerisinde demokratik hak ve özgürlüklerin giderek yok edildiği günlerden
geçmekteyiz. Hukukun ayaklar altına alındığı OHAL yönetiminde çıkarılan
KHK`lar ile on binlerce insan muhalif kimlikleri dolayısı ile gerekçe dahi
gösterilmeden işlerinden atılarak mağdur edilmiştir. Demokrasinin kalan
kırıntılarının da yok edildiği KHK uygulamaları ile mağdur edilenler açlık
ile terbiye edilmeye çalışılmaktadır. Hukukun işlemediği bu süreçte hiç
kimse hakkını koruyamamaktadır. Hukuk askıya alınmış ve KHK`lar ile
yaratılan adaletsizliğe boyun eğilmesi istenmektedir.
Suçsuz yere ihraç edilen ve açığa alınan
emekçilerin haklı demokratik tepkilerine dahi tahammül edilmemektedir.
Mağduriyetin giderilmesi ve işlerine iade edilmeyi isteyenlerin haklı
talepleri görmezden gelinirken şiddet içermeyen masum hak arama eylemleri
baskı ve zor ile engellenmektedir. Açlık grevi, oturma eylemi ve basın
açıklaması yapmak isteyenler orantısız şiddet eşliğinde gözaltına alınmakta
ve tutuklanmaktadır. Demokratik hak arama kanalları şiddet uygulanarak
kapatılmaktadır.
Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen Nuriye
Gülmen ve Semih Özakça`nın işlerine geri dönmek için yapmış olduğu açlık
grevi ve bu taleplerin karşılanmasını isteyen destek eylemlerine yapılanlar
asla kabul edilemez. Sağlık örgütleri tarafından yapılan açıklamalarda iki
eğitimcinin durumlarının kritik eşikte olduğu ve hayati risk içerdiği
belirtilmişken gözaltına alınmalarını ve ardından tutuklanmalarını
kınıyoruz. Yapılması gereken hukuksuzlukta ısrar edilmesi değil Nuriye
Gülmen ve Semih Özakça`nın sağlıklarına ve işlerine kavuşmalarının
sağlanmasıdır.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça`nın açlık grev
yaptığı Yüksel Caddesinde bulunana İnsan Hakları Anıtı çevresi ve cadde
üzerinde sıkıyönetim uygulanmaktadır. Abluka altına alınan caddeden
insanların geçmesi, işlerine gitmeleri, alışveriş yapmaları
engellenmektedir. Kimsenin açıklama yapmasına izin verilmemekte,
milletvekillerine dahi şiddet uygulanmaktadır. Tüm bunların yaşandığı yerde
bulunan anıt İnsan Haklarını temsil etmektedir. Ancak anıtın önünde
yapılanlar insan hakları düşmanlığından başka bir şey değildir. Ankara`nın
göbeğinde İnsan Hakları Anıtı önünde yaratılan tablo ülke demokrasimizin
geldiği yer itibari ile bir utanç tablosudur. Bu rezalete bir an önce bir
son verilmeli, cadde yaya trafiğine açılmalı ve uygulanan şiddet
durdurulmalıdır.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça`nın
taleplerinin karşılanması için yetkililere çağrıda bulunan emek ve meslek
örgütlerinin organize ettiği basın açıklamalarına karşı yapılanlar ise
diktatörlüğün ulaştığı boyutu göstermektedir. Ankara`da emek ve meslek
örgütlerinin çağrısı ile Sakarya Caddesinde yapılmak istenen açıklama
şiddet kullanılarak engellenmiş, plastik mermi ve gazlar ile saldırılmış,
insanlar gözaltına alınmıştır. İstanbul`da da aynı uygulama hayat bulmuş
açıklamalara orantısız müdahale edilmiş ve gözaltılar yaşanmıştır.
Aralarında üyelerimizin ve Birliğimize bağlı Kimya Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı Selin Top`un da bulunduğu yurttaşlarımız gözaltına
alınmıştır. Ankara`da ve İstanbul`da yaşanan saldırıları kınıyoruz. İnsan
hayatına, demokrasiye ve insan haklarına karşı gösterilen bu düşmanca tutum
bizleri teslim alamayacaktır. Gözaltına alınanlar derhal serbest
bırakılmalıdır.
OHAL ve KHK hukuksuzluğu karşısında
susmayacağımızı, emek ve meslek örgütleri ile dayanışma içerisinde
baskılara karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. OHAL
kaldırılmalı, KHK`lara son verilmeli, hukuksuzca ihraç edilen emekçiler
işlerine bir an önce iade edilmelidir.
Emin KORAMAZ TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
|