Ülkemizde son dönemde eşi görülmemiş bir maden sömürüsü ve doğa katliamı yaşanmaktadır. Ekosistemi tahrip eden, ormanlarımızı yok eden, çevreye onarılamaz zararlar veren ve halkımızın ortak yer altı ve yer üstü zenginliklerini yerli ve yabancı sermaye şirketlerinin yağmasına açan bu anlayışı kınıyoruz. Bugün en çarpıcı haliyle Kaz Dağlarında gördüğümüz bu anlayış, yarın Murat Dağı’nda, Ağı Dağı’nda ve Munzurlardan benzer manzaralar yaratacaktır.
Her şeyden önce bilinmelidir ki, yaşadığımız ülke topraklarının parçası olan madenlerimiz üzerinde bu ülkede yaşayan herkesin hakkı bulunmaktadır. Dahası, üretildikleri anda tükendikleri ve yenilenemedikleri için, gelecek nesillerimiz de bu madenler üzerinde hak sahibidir. Dolayısıyla sadece altın değil tüm madenlerimizin üretim süreçleri, halkın ortak çıkarı esas alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçları da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanmalıdır.
Maden üretimini gündelik ekonomik çıkarlar doğrultusunda, sermaye kesimlerine kaynak yaratmak için gerçekleştirenler, ülkemizin geleceğine ve halkımızın ortak çıkarına ihanet içindedir!
Bugün Eşme’de, Fatsa’da, Cerattepe’de, Kaz Dağlarında yürütülmekte olan altın madenciliğinin hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Madenlerden elde edilen gelirin tümüyle şirketlere aktarıldığı, risk ve zararın ise doğaya ve halka bırakıldığı bir işletme anlayışının kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır. Bu çarpık anlayış nedeniyle, altın şirketleri daha zengin olsun diye ormanlar kesilmekte, tarım arazilerinin yok edilmekte, doğal hayata zarar verilmekte, insan sağlığı tehdit edilmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir.
TMMOB, tarihi boyunca üretimden, sanayileşmeden, büyümeden ve kalkınmadan yana tavır almıştır. TMMOB aynı zamanda ülkedeki üretimin toplumun genel çıkarı için kullanılmasından ve ülkenin ortak zenginliklerinin hakça paylaşılmasından yana da tavır almıştır. Sanayi, enerji, tarım gibi üretici sektörlerin temel ihtiyaçlarını sağlayan madenciliğe bakışımız da bu toplumcu-kamucu anlayışımızın yansımasıdır.
TMMOB olarak bizler ülkemizdeki tüm madencilik faaliyetlerinin kamu yararını ve ülke geleceğini gözetecek biçimde planlanmasını; tüm madenlerimizin kamu eliyle işletilmesini; maden işletmelerinde kamu denetiminin sağlanmasını; madencilik faaliyetlerinin doğaya ve doğal yaşama uygun biçimde yürütülmesini savunuyoruz.
Bilinmelidir ki,
TMMOB, doğayı katledenlerin değil, doğayla uyum içinde yaşayanların yanındadır.
TMMOB, yerli ve yabancı sermaye gruplarının değil, kamu yararının ve halkın ortak geleceğinin yanındadır.
TMMOB, sömürgenlerin değil, Cerattepe’de, Kazdağları’nda, Murat Dağı’nda direnen yöre halkının yanındadır.
Yaşasın Üreten, Sanayileşen ve Kalkınan Türkiye Mücadelemiz!
Yaşasın Doğayla, Tarihle, Doğal Yaşamla Barışık Türkiye Mücadelemiz!
Emin KORAMAZ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı