Günümüzde kullanılması vazgeçilmez hale gelen, halkımızın konutlar, işyerleri, hastaneler, AVM’ler gibi birçok yerde kullandığı asansörlerin sayısının ülkemizde 500 binin üzerinde olduğu düşünülmektedir. Bu asansörler Asansör Periyodik Kontrol Yönetmeliği kapsamında yıllık olarak kontrol edilmekte ve kontroller sonunda asansörlere, anlamları kısaca kusursuz, hafif kusurlu, kusurlu ve güvensiz olarak nitelendirilebilecek yeşil, mavi, sarı ve kırmızı etiketler iliştirilmektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre 2018 yılında toplam 434 bin 717 asansörün periyodik kontrolü yapılmış ve 223 bin 433 asansöre (yüzde 51) kırmızı etiket, 21 bin 122 asansöre (yüzde 5) sarı etiket, 102 bin 405 asansöre (yüzde 24) mavi etiket ve 87 bin 757 asansöre de (yüzde 20) yeşil etiket iliştirilmiştir.
Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Odamız, asansörlerin yıllık kontrollerinin kamusal denetim anlayışıyla, tekniğine uygun olarak, deneyimli ve uzman makina mühendisleri tarafından yapılması ve bina sorumlularının bilinçlendirilmesi için ülke genelinde birçok il-ilçe belediyesinde eğitim düzenleyerek neler yapılması gerektiğini ifade etmiş; toplumun can ve mal güvenliğinin sağlanması için yapılacak çalışmalara her tür desteği vereceğini bildirmiş ve bu yönde birçok açıklama da yapmıştır.
2008 yılında başlatılan ve ilgili Bakanlıkla birlikte yürütülen mevzuat çalışmalarında bütün karşı çıkışlarımıza, bu işin kamusal bir görevlendirme ile yapılması gerekliliğini belirtmemize rağmen ilgili Bakanlık bu işi piyasaya açmıştır. İlk uygulamada ücretlendirme protokolle belirlendiği için Odamız dışında yapılan protokollerde çok yüksek ücretler talep edilmiş ve bu iş halkın cebinden piyasaya kaynak aktarmanın bir fırsatı olarak görülmüştür. Ancak Odamız ve konuya rant amacıyla yaklaşmayan bazı belediyelerin sürecin içinde yer alması sayesinde “piyasa” regüle edilmiş ve ücretler her yıl Bakanlıkça belirlenir hale gelmiştir.
Ancak üzülerek belirtmeliyiz ki; “Halkçı Belediyecilik” ilkesiyle yoluna devam etme iddiasında bulunan veya bu iddia ile 31 Mart Yerel Seçimlerinde kazanan ve mevcut iktidar dönemindeki uygulamaların tam tersini yapacağını beyan eden ana muhalefet partisi yönetimindeki bazı belediyeler asansör kontrol hizmetlerini özel şirketlere devretmeye başlamıştır.
Son olarak Bakırköy Belediyesi, 2013 yılından beri Odamızla yaptığı protokolü iptal ederek özel bir şirkete devredeceğini sözlü olarak belirtmiştir. Bu durum iktidarın TMMOB’ye bağlı Odaları etkisizleştirmek, kamusal denetimlerin içini boşaltarak ortadan kaldırmak, kâr amacı gütmeyen gelir kaynaklarını yok ederek çalışamaz hale getirme yönelimiyle aynı sonuçları doğurmaya yöneliktir ve halkın çıkarlarına aykırılık oluşturmaktadır.
Unutulmamalıdır ki Odamızın asansörlerin periyodik kontrollerini yapmaktan dışlanması, kamusal bir perspektifle toplumun can ve mal güvenliğine önem veren anlayışın dışlanması ve sürecin piyasaya teslimi anlamına gelmekte olup, bunun yaratacağı sonuçların sorumlusu da söz konusu belediyeler olacaktır.
Kentlerimizin ve halkımızın “toplumcu, demokratik ve halkçı bir yerel yönetim” anlayışına ihtiyacı vardır. Bunun yolu var olan protokolleri yenilemeyerek özel şirketlere vermek değil, aksine yeni mesleki ve teknik işbirliklerini geliştirerek emekten, adaletten, demokratik laik cumhuriyet değerlerinden yana dayanışmayı büyütmekten geçmektedir.
Yunus Yener
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı