TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB'ye bağlı odalara üye 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının katılımcısı olduğu genel kurullar sürecine ilişkin 10 Ocak 2022 tarihinde tüm TMMOB örgütlülüğüne bir mesaj yayınladı.
GENEL KURULLAR SÜRECİNDE TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜNE
“Yarın farklıdır bugünden,
adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu geçiyoruz şimdilerde
basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
birazcık umut sakla”
(Metin Altıok)
Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Arkadaşlar
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı odalarımızın genel kurul süreçleri başladı. 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının üyesi oldukları odaların geride kalan çalışma dönemlerini değerlendirdiği, önümüzdeki dönemde yürütülecek faaliyetleri tartıştığı ve oda kurullarını belirlediği dönemin içindeyiz.
TMMOB’ye bağlı 24 odamızın illerde bulunan şube ve temsilciliklerinde başlayan bu süreç, Oda genel kurullarımızın ardından Mayıs ayı sonunda gerçekleştireceğimiz TMMOB 47. Genel Kurulu ile tamamlanacak.
İçinden geçtiğimiz genel kurul süreçleri TMMOB örgütlülüğünün demokratik geleneğinin olduğu kadar, örgütsel ve fikri yenilenmesinin de güvencesidir. Birliğimizin mesleki-politik yönelimlerinin belirleneceği genel kurullarımızın TMMOB’nin tarihsel birikimine ve demokratik değerlerine yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyorum.
Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Arkadaşlar
Hepinizin bildiği gibi küresel boyuttaki koronavirüs salgını, çalışma dönemimiz boyunca oda faaliyetlerimizi ve günlük hayatlarımızı köklü biçimde değiştirdi. Alınan tüm tedbirlere rağmen, salgının etkili olduğu geçtiğimiz 2 yılda dünya çapında 5 buçuk milyon kişi hayatını kaybetti. Ülkemizde ise resmi rakamlara göre 85 bine yakın, bilimsel tahminlere göre ise 250 bine yakın kişi salgın ve bağlantılı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi.
TMMOB ve Oda faaliyetlerinde aktif görev alan çok sayıda arkadaşımızın ve üyemizin de aralarında bulunduğu kayıplarımızın üzüntüsünü yaşıyoruz. Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın hayatlarımıza ve örgütümüze kattığı değerleri ve güzellikleri asla unutmayacağız. Hepsini bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Virüse karşı geliştirilen aşılar ve sağlık emekçilerinin özverili çalışmaları umudumuzu ayakta tutsa da ne yazık ki küresel salgın etkinliğini sürdürmeye, hayatlarımızı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Genel kurul süreçlerimizin gerekli korunma tedbirleri alınarak, sağlıklı koşullar altında yapılabilmesi hepimizin ortak sorumluluğundadır.
Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Arkadaşlar
Geçtiğimiz çalışma dönemine damgasını vuran sadece salgın değildi. İki yıl boyunca her geçen gün daha da derinleşen ekonomik kriz de hayatımıza en az salgın kadar büyük bir darbe vurdu.
Yıllardır uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle üretimden uzaklaştırılarak tümüyle dış kaynaklı sıcak para akışlarına bağımlı hale getirilen, özelleştirmeler yoluyla kamusal kaynakları tüketilerek kırılganlaştırılan, yandaş sermaye kesimlerine dağıtılan rant odaklı projeler nedeniyle büyük bir kaynak israfı yaşayan ekonomimiz birbiri ardına derin çöküşler yaşadı.
Kamu ve özel sektördeki dış borçların sürdürülebilirliğinin kalmamasıyla ortaya çıkan kur krizi, her alanda dışa bağımlı olan ekonomimizi bir girdabın içine doğru sürükledi. Döviz kurlarında yaşanan büyük sıçrama nedeniyle üretim maliyetlerinin artmasının ekonomimizin çarklarını durma noktasına getirdi. Siyasi iktidar, sorunun kaynağını ortadan kaldıracak çözümler bulmak yerine, tüketimi kışkırtıcı para politikalar izleyerek ateşe adeta benzin dökmüş ve krizin her alana sıçramasına neden oldu.
Başta gıda ürünleri, akaryakıt, doğalgaz, elektrik gibi temel tüketim maddeleri olmak üzere iğneden ipliğe tüm ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışları gündelik hayatlarımızı tehdit eder boyutlara ulaştı. Krizin yarattığı belirsizlik ortamı nedeniyle ticaret ve üretim durma noktasına geldi.
TÜİK’in iktidar güdümünde açıkladığı enflasyon rakamları nedeniyle mal ve hizmetlerde yaşanan zamların çok gerisinde yapılan ücret artışları nedeniyle ülkede emeğiyle geçinen toplum kesimleri topyekûn bir yoksullaşma yaşadı. Başta ithal mallar olmak üzere pek çok ihtiyaç maddesi, adeta birer lüks haline dönüştü. Hepimiz eskisinden çok daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz.
Yıllardır devam eden kriz ve salgın döneminde yaşanan kısıtlamalar nedeniyle tüm birikimlerini tüketen, gündelik ihtiyaçlarını bile kredi ve borçlarla karşılamaya çalışan halk büyük bir tükenmeyle karşı karşıya durumda. Bu ülke halkı, tarihin hiçbir döneminde geleceğinden bu denli umutsuz olmadı. Artık halkın geleceğe dair tek umudu ve beklentisi, bu iktidardan kurtulmaktır.
Bu durumun tek sorumlusu tek adam rejimi ve onun emek düşmanı politikalarıdır. Siyasi iktidar kendi yandaşlarının kasaları dolsun, kendi çıkar çevrelerinin çarkları dönsün diye halkı büyük bir sefalete sürüklemiştir. Devlet ihaleleriyle, çılgın projelerle hazine garantili gelir elde eden şirketlerin ödemeleri yapılabilsin tüm kamu kaynakları seferber edilmiş halkın üzerindeki vergi yükü katlanmıştır. Halkın alın teri, bir avuç yandaşın kasasına akmaktadır.
Tek adam rejimi, uyguladığı ekonomi politikaları ve verdiği kararlarla bu ülkenin ve bu ülke halkının geleceğine ilişkin bir düzlüğe çıkış programı olmadığını göstermiştir. Tek adam rejiminin bu ülkeye verebildiği, üretimden hazine varlıklarına kadar her alanda harabeye dönmüş bir ekonomi ve hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir devlet yapısından başka bir şey olmadı.
Tek adam rejimi bu başarısızlığını halkı tehdit ederek, en temel demokratik hak ve özgürlükleri yok sayarak, toplumsal muhalefeti şiddetle sindirerek örtbas etmek istemektedir. Geldiğimiz noktada tek adam rejimi halkın desteğiyle değil, halka yönelik baskı ve zorbalıkla ayakta durmaktadır.
Anayasayı çiğneyerek, kanunları yok sayarak, parlamentoyu askıya alarak, yargı organlarını kendine bağlayarak, medyayı teslim alarak, gündelik yaşamı kriminalize ederek, toplumu saflaştırarak, ülkenin tüm zenginlikleri kendi ihtiyaçları için kullanarak yarattıkları bu ortam ülkenin huzurunu ve geleceğini tehdit etmektedir.
Geçtiğimiz çalışma dönemimiz, tek adam rejimine karşı mücadeleyle ve yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik. Ülkemizi kasıp kavuran salgın ve kriz koşullarında üyelerimizin ekonomik, demokratik ve mesleki çıkarlarının geliştirilmesi için mücadele verdik.
Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Arkadaşlar
Çalışma dönemimiz boyunca üyelerimize mesleki, ekonomik ve sosyal alanlarda sahip çıkma mücadelesi verdiğimiz gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret gösterdik.
Bu dönem boyunca, Odalarımızın ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra Genişletilmiş Yönetim Kurulumuz tarafından hazırlanan çalışma programı doğrultusunda çok sayıda çalıştay, sempozyum ve kongre düzenledik. Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nin değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı.
Yine bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık. Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.
Çalışma dönemimiz boyunca mesleki ve özel hayatlarından feragat ederek TMMOB Örgütlülüğünü büyütmek için gecesini gündüzüne katan oda yönetim, onur ve denetleme kurullarında görev yapan arkadaşlarıma; şube yönetim kurullarında ve temsilciliklerde görev alan arkadaşlarıma; İKK sekreterlerimize; işyeri temsilcilerimize; omuz omuza emek harcadığımız odalarımızın örgütlü üyelerine; çalışma gruplarında, kongre, sempozyum ve kurultaylarımızın düzenleme ve yürütme kurullarında görev alan arkadaşlarıma; Birlik ve oda çalışanı arkadaşlarıma, TMMOB çalışmalarında bize destek olan bilim insanlarına ve uzmanlara; büyük bir inanç ve özveri ile örgütümüze verdikleri katkılardan dolayı Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
TMMOB’nin eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, laiklikten ve barıştan yana toplumcu mücadele çizgisini yarınlara taşıyabilmek için, kişisel ihtiraslarını ve dar grup çıkarlarını TMMOB’nin ihtiyaçlarının önüne koymadan mücadele edecek tüm ilerici, çağdaş, yurtsever mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak aklına, dayanışmasına ve birlikteliğine ihtiyacımız var. Genel kurullar sürecinde TMMOB örgütlülüğünün ve üyelerinin bu sorumlulukla hareket edeceğine inancım tamdır.
Bu inanç ve kararlılıkla, Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, ülkemize, mesleğimize ve değerlerimize sahip çıkmak konusunda en ufak bir tereddüt yaşamadan mücadele eden tüm TMMOB örgütlülüğüne genel kurullar sürecinde başarılar ve kolaylıklar diliyorum.
YAŞASIN TMMOB, YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET
EMİN KORAMAZ
TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI